YKS 2024'e Evden Hazırlanın! 7/24 Online Eğitim

Hemen İncele
Türk Dili ve Edebiyatı

Deneme Nedir | Denemenin Özellikleri

Deneme Nedir?

Yazarın, bir konu üzerinde kanıtlama amacı gütmeden, kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi içten bir üslupla kaleme alınan yazılara deneme denir. Konu itibariyle daha çok edebiyat, sanat, kültür ve düşünce üzerinde olabilmektedir. Deneme yazarının bir düşünceyi ispat etme çabası olmaz. Çünkü bir fikir yazısı değil, kendi duygu ve düşüncelerini belirtme yazısıdır.
 

Denemenin Özellikleri

  • yazarın, bilimsel ve kesin açıklama ile ispatlama kaygısı duymadığı, dilediği ve kendi seçtiği herhangi bir konuda kendi düşüncelerini dile getirdiği yazı türüdür.
  • Deneme yazarı okuyucuya iletmek istediği fikri bilimsellikten uzak, ispatlama amacı gütmeden, etkileyici bir üslupla anlatır.
  • İnsanları ilgilendiren her şey denemenin konusu olabilir.
  • Denemede bir sonuca ulaşmak önemli değildir. Denemenin inandırıcılığı kanıtlardan, belgelerden, değil, anlatımındaki samimiyetten gelir.
  • Deneme yazmak uzmanlık gerektirmez fakat geniş bir kültür birikimi gerektirir.
  • Yazar, denemeyi kendisiyle konuşuyormuş gibi kaleme alır.
  • Makale gibi düşünsel plânla yazılır. Fakat makaleden kısa yazılardır.
  • Deneme yazılarında kişisel tez ve düşünceler ön plandadır.
  • Deneme türü edebiyatımıza Tanzimat ve Serveti Fünun dönemlerinde girmiştir.

 

Denemenin Konusu ve Amacı

Denemenin Konusu
Deneme her konuda yazılabilir. Ancak daha çok, her devrin, her ulusun insanını ilgilendiren, kalıcı, evrensel konular tercih edilir. Denemede konu özgürce seçilir. Yani insanı ve toplumu ilgilendiren her şey (yaşam, ölüm, aşk, sanat, felsefe, din, ahlak, töre, bilim, siyaset vb.) denemenin konusu olabilir.

Eskiden denemeye verilen “muhasebe” adı, onun konusu hakkında bir ipucu vermektedir. Çünkü denemeler toplumsal konulardan daha çok kişisel konulara, soyut dünyalara ve iç hesaplaşmalara daha yakındır. Bu yönüyle fıkra türünden ayrılır. Fıkralar toplumsal konulara kişisel yaklaşımlar getirirken deneme iç dünyanın samimi itirafı gibidir.

Deneme Yazılarının Amacı ve Çeşitleri
Denemeci, denemenin sonunda kesin bir yargıya, bir sonuca varmak amacında değildir. Deneme, herhangi bir konuda düşündürücü, öğretici, inandırıcı ve ufuk açıcıdır.

Denemeler, konularına ve yazılış amaçlarına göre; kişisel duyarlılık ve dikkatleri konu alan denemeler, öğretici ve eleştirel denemeler, sosyal ve felsefi konularda bireysel düşünceyi ifade eden denemeler biçiminde gruplanabilir.
 

Deneme Yazarının Özellikleri

Deneme yazarı düşünce ufku geniş ve kendine özgü bilgi birikimine sahiptir. Kendi duygularının dışında başkalarının düşüncelerine de saygı duyar. Denemeci ele aldığı konuyu içtenlikle anlatır.

Denemede Dil ve Anlatım
Deneme yazarı, dili doğru ve güzel, yani estetik kullanır. Denemeci, bayağı bir anlatıma inmeden terim ve felsefi kavramların ağırlığından uzak bir üslubu tercih eder. Denemede “ben”li anlatım ön plandadır. Deneme yazarı görüşlerini aktarırken samimi bir dil kullanır. Kendi içiyle konuşuyormuş gibi bir hava içindedir.
 

Deneme Türünün Tarihsel Gelişimi

Dünya Edebiyatında Deneme

  • Bugünkü anlamdaki denemenin kurucusu 16. yüzyıl Fransız yazarı Michel de Montaigne’dir. Denemenin ilk örneklerini veren Montaigne’nin yazdığı metinlerin kişisel düşünce ve deneyimlerinin iletilmesine yönelik edebi parçalar olduğunu vurgulamak için “deneme” adını seçmiştir.
  • Daha sonra yine çok tanınan İngiliz yazar Francis Bacon ve Charles Lamb da bu türde eserler kaleme almış ve bu türü geliştirmiştir.
  • Fransız edebiyatında Andre Gideve Alain, İspanyol edebiyatında ise Miguel Dunamuno, Alman edebiyatında R. Maria Rilke gibi sanatçılar da bu türdeki eserleriyle tanınmıştır.

Türk Edebiyatında Deneme

  • Deneme türü, Türk edebiyatına Tanzimat’tan sonra Batı’nın etkisiyle girmiştir.
  • Deneme önceleri “Musâhabe”, “Tecrübe-i Kalemiyye” gibi isimler ile anılmıştır.
  • Türk edebiyatında deneme türünün ilk örnekleri Ahmet Haşim’in “Göl Saatleri” ve “Gurabahane-i Laklakan” adlı eserlerin içerisindeki bazı yazılar olarak gösterilir.
  • Deneme türünün en önemli örneklerini ise edebiyatımızda Nurullah Ataç, Cumhuriyet döneminde vermiştir.

Deneme Türündeki Önemli Eserler

  • Ahmet Hamdi Tanpınar – Beş Şehir
  • Nurullah Ataç – Karalama Defteri
  • Nurullah Ataç – Günlerin Getirdiği
  • Sabahattin Eyüboğlu – Mavi ve Kara
  • Suut Kemal Yetkin – Denemeler
  • Suut Kemal Yetkin – Yokuşa Doğru
  • Suut Kemal Yetkin – Düş’ün Payı
  • Suut Kemal Yetkin – Edebiyat Konuşmaları
  • Mehmet Kaplan – Kültür ve Dil
  • Cemil Meriç – Kırk Ambar

 

Deneme Örnekleri

DENEMELER'den - Montaigne
Krallar hiçbir şeyimi almazlarsa bana çok şey vermiş olurlar, hiçbir kötülük etmezlerse yeterince iyilik etmiş sayılırlar bana. Bütün istediğim budur onlardan. Ama nasıl şükrediyorum tanrıya, varımı yoğumu bana aracısız vermiş, beni yalnız kendisine borçlu kılmış olduğu için! Nasıl yalvarıyorum ona gece gündüz beni hiçbir zaman, kimseye karşı ağır bir minnet altına sokmasın diye! Ne mutlu bir özgürlükle bunca zaman yaşadım: Onunla bitsin ömrüm! Bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak.

Bunu başarmak herkesin elindedir; ama ölmeyecek kadar yiyecek içeceği olanlar daha kolay başarabilirler elbet bunu. Bir başkasına bağlı bağlı yaşamak yürekler acısı ve belalı bir şeydir. Kendimiz ki en iyi, en emin sığınağımız odur; kendimiz bile güvenilir değiliz yeterince. Kendimiz hem yürekçe -asıl iş yürekli olmakta- hem varlıkça öyle hazırlıyorum ki başka her şeyimi yitirdiğim zaman kendimle yetinmesini bileyim.

Hippias, gereğinde her şeyden sevine sevine eline çekip Musalarla baş başa kalabilmek için kendini bilime vermekle kalmadı; ruhunun kendi kendiyle yetinmesi, dışarıdan gelecek rahatlıklardan yiğitçe vazgeçebilmesi için filozof olmakla da kalmadı; büyük bir merakla yemek pişirmesini, tıraş olmasını, giysilerini, ayakkabılarını, öteberisini kendi yapmasını da öğrendi ki, kendi yükünü taşıyabildiği kadar kendi taşısın ve kimsenin yardımına muhtaç olmasın.

Kendi Sesinden Şiirler - Ali Çolak

Şimdi hatırlamıyorum ne zamandı, radyoda Yahya Kemal’in kendi sesinden “Endülüste Raks” şiirine tesadüf etmiştim. İlk kez dinliyordum, benim için ilginçti. Büyük şairin sesini duymak, o sesi hayalimdeki görüntüsüyle birleştirmek… Sonra o kendine özgü şivesiyle şiir okuyuşu… “Zil, şal ve gül, bu bahçede raksın bütün hızı… / Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı…” Üstadın “üç”ü “üjj” diye telaffuzu, hiç aklımdan çıkmayacaktı. Onun sesini bir kere duydum ya, Yahya Kemal’in şiiri nasıl okuduğu, benim için çok önemli değildi. Konuşması, sohbeti dinleyenlerde hayranlık uyandıran ve “şiir okumaya dair” derin hassasiyetleri bulunan şair, muhakkak ki iyi şiir okuyabilmenin endişelerini de taşıyordu

“Şiir Okumaya Dair” adlı yazısında “Halis şiir fena okunabilir, lakin sahte şiir iyi okunamaz.” Buyurur Yahya Kemal. Onun için şiir, güfteden önce bir bestedir. “Mısralarında nağme hissedilmeyen bir manzume sadece bir güftedir ki onu nesir sahasına atarız.” Bugün icrayı sanat eden “şiir inşacıları” sanırım en çok burada yanılıyorlar. Okumak için halis şiirler yerine dramatik hikayeler seçiyorlar, yani “sahte şiir”ler… Şiir kasetlerinde karşımıza çıkan “parça”lar, bu yüzden hakiki şiir okurunun beğenisine ve zevkine seslenemiyor.

 
» Önerilen: Gazete Çevresinde Gelişen Metin Türleri
» Önerilen: Öğretici Metinler

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir