YKS 2024'e Evden Hazırlanın! 7/24 Online Eğitim

Hemen İncele
Türk Dili ve Edebiyatı

Dil Nedir | Dilin Özellikleri

Dil Nedir?

İnsanlar günlük yaşamda duygularını, düşüncelerini, isteklerini ve kararlarını birbirlerine aktarabilmek için dil denen doğal iletişim aracını kullanırlar. İletişimin günümüzde vazgeçilmez kaynakları arasında en önemli yere sahip olan dil bireysel, toplumsal ve evrensel bir görev üstlenir. Çeşitli işaret ve davranışlarla da iletişim sağlanabilir ancak en etkili ve en kolay yapılan iletişim dil ile yapılan iletişimdir. Dil olmasa insanın diğer insanlarla hızlı ve etkili bir iletişim kurabilmesi mümkün değildir.
 

Dilin Özellikleri

Dilin ne olduğu hakkında günümüze kadar bir çok tanımlama yapılmıştır. Bunlardan bazılarını maddeler halinde sıralayalım.

  • Dil insanlar arasında anlaşmayı ve iletişimi sağlayan bir araçtır.
  • Dil, temeli seslere dayanan ve bu seslerin belli kurallara ve belli bir sıraya göre yan yana gelmesinden oluşan bir anlaşma aracıdır.
  • Dil ilk insandan başlayarak insanın anlama anlatma ihtiyacından ileri gelen kendine özgü bir ses ve işaret  sistemine sahip olan bir bildirişim aracıdır.
  • Bir ulusu meydana getiren en önemli ortak payda dildir. Ortak bir dile sahip olmayan ulusların ulus olabilmesi mümkün değildir. dil insanların anlaşma ve iletişimini sağlaması yönüyle bireysel, toplumların kültürel ve sanatsal varlıklarını diğer dünya uluslarına tanıtması ve kuşaktan kuşağa aktarması yönüyle evrensel bir misyona sahiptir. İnsanoğluna bahşedilen en büyük nimetlerden biri dildir. Dil olmasaydı edebiyattan, bilimden, tarihten, duygularımızdan söz etmek mümkün olmazdı. İnsanı insan yapan ve onu tüm kültürel birikimiyle geçmişten geleceğe taşıyan yegane araç dildir.
  • Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendisine ait kanunları olan ve ancak bu konular çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli anlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş sosyal bir kurumdur.
  • Dil insanın binlerce yıllık sosyokültürel birikimidir. Bu bakımdan, on binlerce kelime ve şekilden kurulmuş olan dil, yapı ve işleyişin ayrıntılarına doğru inildikçe insan, toplum, kültür ve millet varlığına hükmeden çok yönlü ve derin anlamlı bir sistem olarak karşımıza çıkar.

 
Sonuç
Görüldüğü gibi dilin ne olduğu, ne işe yaradığı, görevlerinin neler olduğu konusunda yapılan açıklamalar birbirine yakındır. Bu tanımlar doğrultusunda  dili şöyle açıklayabiliriz:

  • Dil, her şeyden önce bir organdır. Bu organ hem tat almaya hem de anlamlı sesler çıkararak iletişim kurmaya yarar.
  • Dil, kuralları belirlenmiş bir iletişim sistemidir. Aynı dili konuşan toplumun tüm fertleri bu kurallardan haberdardır.
  • Dil, insanın ve toplumun ortak anlaşma aracıdır.
  • Dil, ilk insandan günümüze kadar, kendi işleyiş sürecini sürdürerek gelmiştir.

 

Dil Canlı Bir Varlıktır

Dili durgun, değişmez, durgunlaşmış bir anlaşma aracı olarak düşünmek gerekir. Çünkü dil, toplumun tarih süreci içinde yapı ve işleyiş bakımından gelişerek, değişerek yol alan sürekli bir akış halindedir. Nitekim dünya dillerine baktığımızda hiç bir dilin durağan kalmadığını , hepsinin dış dünyadan etkilenerek değiştiğini, kendilerinin çağın gerektirdiği ihtiyaçları ifade edebilecek şekilde yenilediklerini görmekteyiz. Dilin, çağın geleneklerine bağlı olarak bazı değişimlere uğraması, gelişmesi, diğer dillerle etkileşime girmesi kaçınılmaz ve doğaldır. Dil sadece dıştan etkilenmez, kendi içinde de zaman zaman yenilikler doğurur.

Dil canlı bir varlıktır.  Sesler, ekler, sözcükler, cümleler dili yaşatan organlardır. Türkçemizin XVI. yüzyıl ve bugün ki kullanımı arasında ses bilgisi, şekil bilgisi, ve söz varlığı bakımından bir takım ayrılıkların bulunması da dilin, canlı, dinamik bir yapı ve  işleyişe sahip olduğunu gösterir. Bu yüzden dil, toplumsal yaşamın her bir döneminde farklı özellikler taşıyabilir. XVI. yüzyıl Türkçesi, o dönemdeki Türklerin iradesine ve kabulüne bağlı olarak Arapça ve Farsça unsurların yoğun olarak kullanıldığı bir dildir. Günümüz Türkçesi ise yine bizim kabulümüz ve irademizle şekillenmiştir. Eski Türkçede kullanılan bir çok sözcük ve ek günümüzde kullanılmamaktadır. Mesela “od” sözcüğü yerine “ateş”, “acun” yerine “dünya”, “körk” yerine “güzel” sözcüğü dilimize yerleşmiştir. Bu sözcüklerin eski karşılıklarını kullanımdan kalkarak bir bakıma ölmüşlerdir. Dildeki sözcükleri değiştirmek hiç kimsenin ve hiç bir grubun yetkisine bağlı değildir. Bu değişimler, milletin sosyal ve kültürel hareketliliğine bağlı olarak, dilin doğal süreci olarak kendiliğinden, yavaş yavaş meydana gelir.

Dilin yalnızca sözcükleri değil, bazen kendisi de ölebilir. Nitekim milattan birkaç bin yıl önce canlı ve işlek bir dil olarak kullanılan Hitit, Akat ve Sümer dilleri çeşitli etkenler altında zamanla varlıklarını kaybederek ölü diller konumuna düşmüşlerdir. Bugün bu dillerin vaktiyle yaşamış olduklarını, ancak arkeolojik kazılarla günümüze kadar gelebilen tabletlerden ve çeşitli belgelerden, metinlerden anlıyoruz.
 

Dil Sosyal Bir Varlıktır

Bir insan duygu ve düşüncelerini konuşma yoluyla başkalarına aktarabildiğine göre dilin varlığı insan topluluklarının varlığına bağlıdır. Eğer insanlar toplum halinde yaşamamış olsalardı, dile ihtiyaç duyulmaz, dil olmasaydı insanların bir arada yaşayarak bir toplum oluşturmaları söz konusu olamazdı. Bu özelliğiyle dil, tek bir insan varlığının olduğu kadar, toplum varlığının ayrılmaz bir parçası ve temel taşlarından biridir. İletişim gibi temel bir ihtiyacı karşılaması yönü ile kişisel, kişiler ve kitleler arasında bir anlaşma aracı olarak da toplumsal bir varlıktır. Dilin toplumla olan bu yakın bağı onu sosyal bir kurum haline getirmiştir. Dil sosyal bir varlıktır. Bireylerin üstünde bütün bir milleti içine alan kuvvetli bir kurumdur. Toplumların en büyük dayanağı dildir. Bir toplumu ayakta tutan, onun sahip olduğu bütün değerleri devam ettiren ve bir toplumda sarsılmaz birlik sağlayan kurum olarak dilin oynadığı rol çok büyüktür. Bu bakımdan dil,  milleti oluşturan unsurların başında gelir. Bir milleti, bir kavmi bazen tek başına ayakta tutar, milli benliği muhafaza ederek yok olmaktan, eriyip gitmekten kurtarır.
 
» Önerilen: Dilin İşlevleri

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir